GİZEM ÖĞRETMEN İLE KEMAN EĞİTİMİ ÜZERİNE NOTLAR
Müzisyenlerden Notlar - I
Çalgı eğitimi, zorlu ve uzun bir süreçtir. Sadece doğruların değil yanlışların da gösterildiği, bu yanlışlardan nasıl kaçınılacağının öğretildiği bir eğitimdir. Her çalgının kendine özel bir yapısı, sesi ve çalım tekniğinin olması, her birinin farklı bir eğitim süreci olmasını gerektirir. Bugünkü yazımda keman eğitimi hakkında konuşmak üzere Gizem Başak (Tatlıcı) Kürücü ile birlikteyiz. 🙂
Gizem Başak Kürücü kimdir?
Gizem Başak Kürücü, 1995 yılında İstanbul’da doğdu. Keman eğitimine 13 yaşında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda, Doç. Nilay Sancar ile başladı. Solist olarak ilk konserini Nisan 2010’da, Bach Mi Majör Keman Konçertosu’nun birinci bölümünü seslendirerek İstanbul Klarnet Orkestrası eşliğinde gerçekleştirdi. Eğitim hayatı boyunca Doç. Nilay Sancar, Prof. Çiğdem İyicil, Prof. Hülya Tarcan, Dr. Öğr. Üyesi İris Şentürker, Dr. Öğr. Üyesi Aslı Gidergi Özübek, Dr. Öğr. Üyesi Göknil Özkök Sezener, Prof. Hasan Uçarsu, Prof. Dr. Ahmet Altınel, Prof. Erdem Çöloğlu, Dr. Öğr. Üyesi Erhan Torlular, Öğr. Gör. İpek Mine Sonakın, Gürer Aykal, Cihat Aşkın ve Antonio Pirolli gibi isimlerle çalıştı.
Okul içinde ve dışında solo, oda müziği ve orkestra konserlerinde yer aldı. 2011 yılında Fransa’nın Montpellier kentinde düzenlenen Languedoc-Roussillon festivaline korist olarak katıldı. 2013 yazında Türkiye Ulusal Gençlik Filarmoni Orkestrası’nın İtalya turnesinde Shlomo Mintz ile gerçekleştirilen konserlerde yer aldı. 2014 yılında Erasmus Değişim Programı ile Conservatorio Giuseppe Martucci di Salerno – İtalya’da keman eğitimini sürdürme fırsatı yakaladı. Burada aldığı eğitim süresince Antonio Anselmi, Antonio Ramous, Francesca Taviani, Raffaelle D’andria, Maria Galasso ve Massimiliano Carlini ile çalma fırsatı buldu.
Katıldığı ustalık kurslarında Pierre Amoyal, Lukas David, Andrej Bielow ve Markus Placci ile çalıştı. 2015 Kadıköy Belediyesi Süreyya Operası Ulusal Keman Yarışması’nda mansiyon ödülü aldı. Nisan 2016’da, Yeldeğirmeni Sanat’ta piyanist Beyza Yazgan ile resital verdi. MSGSÜ Devlet Konservatuvarı’ndan 2016 yılında onur derecesi ile mezun oldu. 2018 yılında İstanbul Üniversitesi Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi’nde Pedagojik Formasyon alanında eğitimini tamamladı. Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde başlamış olduğu Müzik Bölümü Keman sanat dalındaki tezli yüksek lisans eğitimini, 2024 yılında Prof. Dr. Erol Tarkum’un öğrencisi olarak “Keman için yazılmış eserlerin icra tekniği ve yorum açılarından incelenmesi” adlı teziyle tamamlayarak mezun oldu.
Misafir sanatçı olarak yer aldığı orkestralar; Aşkın Ensemble, Orkestra’Sion, Cemal Reşit Rey Senfoni Orkestrası, İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası, Sinema Senfoni Orkestrası’dır. Aktif olarak konserlerini ve çalışmalarına sürdürmekte, 2019 yılında arkadaşlarıyla birlikte kurdukları Alphecca Ensemble grubu ile oda müziği çalışmalarına devam etmektedir.
Pandemi döneminde müzik eğitimciliğine yönelerek Uluslararası Bakalorya (IB) Programı konusunda çalışmalar yürütmeye başladı. Keman, piyano ve solfej alanındaki yetkinliklerini PYP Primary Years Programme (İlk Yıllar Programı) ve MYP Middle Years Programme (Orta Yıllar Programı) olmak üzere okul öncesi, ilkokul ve ortaokul düzeylerindeki müzik derslerine disiplinlerüstü ve disiplinler arası yaklaşımlarla bütünleştirme çalışmaları yaptı. Bu amaçla 2023 yılında 17.si düzenlenen IB Günü’nde “Uygulamada IB Eğitimi” temalı sempozyumda ve 2024 yılında 26.sı düzenlenen Sonbahar Öğretmenler Sempozyumu’nda konuşmacı olarak yer aldı.
Gizem Başak Kürücü’den Keman Eğitimi Üzerine Notlar
Bugün liseden sevgili sıra arkadaşım, keman sanatçısı, müzik öğretmeni ve pedagog Sayın Gizem Başak Kürücü ile birlikteyiz! Bu röportaj dizisinin ilk yazısında onu ağırlıyor olmak, benim için ayrı bir öneme sahip. Kendisiyle müzik sohbetlerimiz hep ufuk açıcı ve bol kahkahalıydı, şimdiki sohbetimizi bu yazı aracılığıyla yapıyoruz.
Sevgili Gizem Hocam, özgeçmişinizi bizimle paylaştınız. Birçok değerli hoca ile çalıştığınızı görüyoruz. Şimdi de siz bir hoca olarak çeşitli yaş gruplarından öğrenci ile çalışıyor, deneyim ve bilgilerinizi aktarıyorsunuz. Dolayısıyla keman eğitimi sürecinin iki yönüne de hâkimsiniz. Bize keman eğitiminin içeriğiyle ilgili neler paylaşmak istersiniz?
Sözlerime siz sevgili meslektaşım ve çok değerli arkadaşıma teşekkür ederek başlamak istiyorum. Bu röportajımız aracılığıyla bu sohbetimizi kalıcı hale getirmek benim için çok büyük bir onur. Bu röportaj dizisinin ilk konuğu olmaktan mutluluk duyuyor ve size teşekkürlerimi sunuyorum.
Keman eğitimi, öğrencilere hem teknik beceriler kazandırmayı hem de müziğin duygusal yönünü aktarmayı amaçlayan bir süreçtir. Öğretmenlik deneyimim bana, her yaş grubundan öğrenciye farklı bir yaklaşım sergilemenin ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Küçük yaş gruplarında temel teknik becerilerin yanı sıra müzik dinlemeyi ve müziğin bir parçası olmayı sevmelerini sağlamaya çalışıyorum. Keman eğitimini oyunlaştırarak, onlara kendi deneyimlerimden ve dünya çapında önemli başarılar elde etmiş müzisyenlerin hikayelerinden bahsederek öğrenme sürecini onlar için daha etkili ve eğlenceli hale getirmeye çalışıyorum. Genç ve yetişkin öğrencilere ise hobi veya profesyonel olmak gibi daha çok kendi müzikal hedefleri doğrultusunda bir program sunuyorum. Teknik çalışmalara ek olarak, birlikte analiz yaparak ve repertuvar oluşturarak müziği daha derinlemesine anlamalarına yardımcı oluyorum. Böylelikle öğrenci, sadece enstrümanını çalmakla kalmıyor, müziğin içinde kendisini, beğenilerini ve farklı müzik kültürlerini keşfedebileceği uzun soluklu bir yolculuğa çıkıyor.
Özetle, keman eğitimi; teknik, teorik ve duygusal bir bütün. Öğrencilere sadece keman tekniklerini öğretmiyorum, müziğin ruhunu da aktarmaya çalışıyorum. Müziğin o derin, özel dünyasına adım atmalarını sağlamak benim için çok kıymetli. Her yaştan öğrenciyle müzikal yolculuklarında onlara ışık tutmak bana da çok şey katıyor; her öğrenciden bir şeyler öğrenmeye, yolculuklarını onlarla birlikte yaşamaya devam ediyorum.
Hepimiz biliyoruz ki, enstrüman eğitimi gerçekten zor bir süreç. Çok emek istiyor, çok zaman istiyor ve yaptığınız her bir hareketin, her bir çalışmanın kesinlikle bilinçli bir şekilde yapılmasını gerektiriyor. Bu temel zorlukların yanında, her çalgının kendine has özelliklerinin olması da bu işin ekstrası. 🙂
Muhtemelen perdesiz bir enstrüman olmasından dolayı genellikle etrafımdaki insanlar tarafından bana yöneltilen sorular içinde, “Keman piyanodan daha mı zor?” sorusu ilk sırada. Bize biraz bu çalgıya özel olan zorluklardan bahseder misiniz?
Tabii ki. Özellikle soruyu sorarken, perdesiz bir enstrüman olması konusunda çok haklı bir noktaya değindiniz. Keman, gerçekten de kendi içinde pek çok zorlukları barındıran bir enstrüman. Perdesiz bir enstrüman olması, kemanın en büyük zorluklarından biri olarak öne çıkıyor. Parmakların doğru pozisyonlarda olması ve kulağın çok iyi bir işitme yeteneği geliştirmesi gerekiyor; çünkü yanlış bir parmak pozisyonu ya da basış açısı, notanın doğru şekilde çıkmamasına yol açabilir. Biz buna entonasyon diyoruz. Özellikle başlangıçta, öğrencinin doğru sesi bulması ve o sesleri hafızasında oturtması zaman alan bir süreçtir.
Kemanı diğer enstrümanlardan ayıran bir başka özellik ise yay kullanımıdır. Yayın doğru bir şekilde kontrol edilmesi, ses kalitesini ve tınıyı doğrudan etkiler. Yayın baskısı, hızı ve yay açısı gibi faktörlerin hepsi, çalınan notanın karakterini belirler. Bu yüzden, yay hakimiyeti üzerinde de ciddi bir çalışma gerekir. Parmak pozisyonlarına ek olarak, yay çalışması da özenli ve titiz bir pratiği gerektirir. Çalgı kıyaslamasının ise doğru olmadığını düşünüyorum. Çünkü her çalgının kendine özgü zorlukları var.
Özetlemek gerekirse keman çalmak, hem teknik açıdan hem de duyusal açıdan çok yönlü bir çalışma gerektiriyor. Ancak bu zorluklar aşıldığında, kemanın sunduğu ifade gücü gerçekten benzersizdir.
Keman eğitiminin bu püf noktaları nasıl geliştirilebilir veya bu zorluklar nasıl aşılabilir?
Öğretmenin yanınızda olmadığı zamanlarda ayna karşısında çalışmayı öneririz. Bunu yapan öğrenci aynada kendini göreceği için hataları ve yay tekniği noktasında çalışmasına doğru şekilde yön verebilir ve bunları kolaylıkla düzeltebilir. İkincisi ise her çalgının öncesinde piyano öğrenilmesi önerilir. Bunun sebebi, piyanodaki seslerin bizlerin işitme becerisini duyuş yoluyla iç kulağımıza yerleştirerek zaman içinde kendiliğinden edinmemizdir. Evlerinde piyano olmayanlar için de çok kolay bir çözüm var. İnternette sanal piyano yazdığınız zaman karşınıza bir sürü web sitesi çıkacak. Buralarda bastığımız notaları isimleriyle dahi tıklayarak duyabiliriz. Böylelikle aynısını kemanda basmaya çalışabiliriz.
Peki acaba bu zorluklarının yanında keman eğitimi veya öğrenimi süreçlerinin kolaylıkları da var mı?
Tabii ki… Örneğin en göze çarpan kolaylıklar, minimum hareketle maksimum ses üretebilmek ve kemanın register dediğimiz ses aralığının oldukça geniş olması sebebiyle, çok etkileyici ve duygusal bir tınıyı ortaya çıkartabilmemizdir. Perdesiz ve yaylı bir enstrüman olması, müzikal ifadeyi son derece zenginleştiren bir avantajdır. Sesin ifadesi tamamen çalan kişinin kontrolündedir. Tabii bu, bir yandan da öğrenciye büyük bir sorumluluk yükler; çünkü müziğin duygusunu doğru aktarabilmek için teknik kontrolün mükemmelleşmesi gerekir.
Her enstrümanda olduğu gibi kemanda da süreci kolaylaştıran yönler var. Özellikle, kemanın taşınabilir ve kompakt bir enstrüman olması, öğrenciler için büyük bir avantaj. Bu sayede, pratiği sadece derslerde değil, evde, okulda ya da diledikleri her yerde yapabilirler. Taşıma kolaylığı, özellikle düzenli pratik yapma açısından kemanı tercih edilen enstrümanlardan biri haline getiriyor.
Bir diğer kolaylık ise keman çalmayı öğrenirken gelişen işitsel duyarlılık… Keman çalarken kulağın sürekli olarak entonasyon kontrolü yapması gerektiği için, öğrencinin işitme becerileri hızla gelişir. Bu da diğer müziksel becerilere katkıda bulunur ve müzikal algıyı güçlendirir.
Bir enstrüman öğretirken her hocanın mutlaka bir başlangıç metodu vardır. Bu metotlar öğrencilere seviyelerine uygun parçalar çalıştırırken aynı zamanda o çalgının iyi ve doğru icrasına yönelik teknikleri aşama aşama oturtmasını sağlıyor. Siz keman eğitimi için hangi metotları kullanıyorsunuz? Bu metotları seçme nedeniniz nedir?
Hobi olarak keman çalan öğrencilerim için Ömer Can Keman Eğitimi metot serisi ile Suzuki Keman Okulu serisinin kombinasyonunu kullanıyorum. Bunun sebebi, Ömer Can metodu boş teller ve temel beceri teknikleri üzerinde çalıştırırken öğrencilerimin başlangıç zamanlarındaki eser çalma motivasyonunu da Suzuki ile sağlıyoruz. Bakıldığı zaman Suzuki, dünyada da çok yaygın olarak kullanılıyor zaten.
Profesyonel amaçlı olarak da konservatuvarda sıklıkla kullandığımız çocuk yaş grubu için Sassmannshaus başta olmak üzere teknik sağ el ve sol el gelişimi için Kreutzer, Dont, Schradieck, Sevcik ve ileri seviye için Galamian ve Flesch gibi değerli keman pedagoglarının tüm metotlarını kullanıyorum. Bu metotlar sonat, konçerto, virtüöz parça gibi tüm müzik formlarında karşılaşabileceğiniz teknik güçlüklere özgü etüt çalışmaları içeriyor. Hangi teknikte zorlanıyorsanız, o tekniğe yönelik çalışmayı seçerek becerilerinizi güçlendirebiliyorsunuz. Bu yönde kaynak kitaplarımız özellikle dünya literatüründe çok geniş.
Biliyorsunuz ki, özellikle COVID salgınından sonra, müzik alanında zaten biraz biraz başlamış olan teknolojik etki ve katkı, birden öğrencilerle enstrüman çalışma anlamında tek aracımız haline geldi. 1-1,5 sene boyunca çevrimiçi kanallar sayesinde ders yapabildik. Genellikle o günler “olumsuz” olarak değerlendirilirken, aslında dikkatli bakıldığında sanki günümüze pozitif etkileri de oldu, ne dersiniz? Ben şuan teknolojiyi piyano eğitimim süresince daha verimli kullandığımı düşünüyorum. Öğrencilerin ilgisini çekme, merak uyandırma ve onlara kolaylık sağlama açısından birçok araç bana yardımcı oluyor.
Günümüzde teknoloji keman eğitimi üzerinde ne kadar etkin? Dijital uygulamalar veya kaynaklardan faydalanıyor musunuz?
Gündemi çok sıkı takip etmek zorundayız. Artık teknolojinin de müzik sektörüne katkıları dolayısıyla kayıt teknolojileri, nota yazım programları, elektronik müzik gibi çok önemli dijital ekipman ve uygulamaları kullanma konusunda bizim de uzmanlaşmamız gerekiyor. Sadece keman çaldım, bitti diyerek olmuyor.
Eğitimde teknoloji uygulamalarını ben çok sık kullanıyorum. İlk tercihlerim Sibelius, NoteFlight, MuseScore gibi nota yazım programları oluyor. Öte yandan elektro keman da kullanıldığını görüyorum fakat daha çok performans amaçlı kullanılıyor. Solfej ve teori çalışmak isteyenler için Musicca web sitesini şiddetle öneririm. Orkestra çalgılarını tanımak ve daha pek çok interaktif oyun için Classics for Kids sitesini çok beğeniyorum.
Dünyaca ünlü kemancı Ray Chen’in kurmuş olduğu Tonic Music app uygulaması var. Öğrencilerimle onu sıklıkla kullanıyoruz. Sanal bir avatarınız ve seçtiğiniz çalgınıza göre bir stüdyonuz oluyor. Ses kaydı şeklinde o anda sizin ikonunuza tıklayan çevrimiçi kullanıcılarla çaldığınız eseri canlı yayın mantığında paylaşabiliyorsunuz. Birlikte bu şekilde motive olmaya çalışıyor ve uygulama içinde birbirimizin çalışmalarını takip ediyoruz.
Şimdiye kadar hep sizin sunduklarınızı konuştuk. Biraz da öğrencilerinizden neler beklediğinizi merak ediyorum. Bir keman öğrencisinde aradığınız en önemli özellikler nelerdir? Bir öğrenci keman eğitimi için size başvurduğunda ilk olarak nelere dikkat edersiniz?
İlk ve en dikkat etmemiz gereken nitelik, müzik kulağı yani işitme becerisinin olmasıdır. Bunun için öğrenciye tek ses, iki ses ve üç sesten oluşan sesleri çalarız ve tekrar etmesini isteriz. İkinci nitelik ritim duygusudur. Bunun için alkışla çeşitli ritimler çalar ve alkışla tekrar etmesini isteriz.
Her şey olması gerektiği gibiyse, öğrencinin keman çalmaya istekli olması, kemanın sesini sevmesi, kendini keman çalarken hayal edebilmesi ve sürece inanması çok önemli. Zaman zaman birlikte zorluklar yaşayacağız, bazen sıkılacağız veya başaramıyormuşuz gibi gelecek. Bunları hepimiz yaşıyoruz! Ama o zorlukların ve olumsuzlukların üstesinden gelmek için birlikte başa çıkabileceğimize de inanmamız gerekiyor.
Bazen soğumalar da olabiliyor hocam, siz de karşılaşıyorsunuzdur. Yapamayacağına inanarak öğrenci, belirli bir süre keman çalışmalarına karşı mesafeli ve ilgisiz olabiliyor, disiplini kaybedebiliyor. Burada müziğin iyileştirici gücüne inanmak gerek. Müziği yapmamak değil, yapmak bize iyi geliyor. O yüzden tıpkı korkularla yüzleşmek gibi, olumsuz duygular geldiğinde onları cebine koyup gitmek yerine yüklerinden kurtulup yola devam etmek gerekiyor.
Çok güzel ifade ettiniz. Öğrenci kendini, biz öğretmenlerinin şimdiki haliyle karşılaştırdığından ve olumsuzluklarla baş etme gücünü tam elde edemediğinden dolayı, çalgıya çabucak küsebiliyor. Oysa, biraz klişe olacak ama… “hepimiz bu yollardan geçtik!” Dediğiniz gibi problemler karşısında çözüm odaklı olup her zaman için ilerlemeyi hedeflemek çok önemli…
Peki keman eğitimi sürecinde öğrenciler için en keyifli anlar genellikle ne zaman yaşanıyor?
En keyifli anlar şüphesiz ki konserler ve çok uzun süre üzerinde çalıştıktan sonra bir eseri baştan sona çalabilmek… Öğrencilerim zaman zaman bir çok duyguyu birarada yaşıyor, bazen çok güzel çalıyoruz. Bazen tökezliyoruz. Ama tüm bunların sonunda, çabalarının karşılığını aldıklarını gördükleri an yüzlerindeki gülümseme her şeye değiyor. Bir de konser sonrası seyircilerin alkışlarını duyduklarında hem benim hem öğrencilerimin gururlu gülümsemesi paha biçilemez…
Bazen de derste benim anlattığım komik şeylere ve onları taklit etmeme çok gülüyorlar. Bu anlar da en çok keyif aldığımız anlar arasında… Şahsi olarak ben de en çok eserlerimi kayıt altına almaktan ve konserde sahnede olmaktan keyif alıyorum. Hele bir de eşim ve en sevdiğim arkadaşlarımla müzik yapıyorsam değmeyin keyfime! 😀
Doğru, haklısınız! 😀 Babajim Stüdyosu’ndaki kayıt günümüzü hatırlıyorum da ne kadar çok eğlenmiştik! Amacımız sadece düzgün çalmak değil; o andan ve birlikte yaptığımız müzikten keyif alabiliyor olmak aslında. Sahnenin böyle bir büyüsü var, seyirciye ne kadar çok şey sunarsanız size geri dönüşü de bir o kadar oluyor!
Eğitim verirken karşılaştığınız unutulmaz bir anınız ya da anekdotunuz var mı?
Evet, çok var. Fakat bir tanesi beni derinden etkiledi. Bir öğrencim sonbaharda yurt dışında yaşamak için ailesiyle taşınma arifesindeydi. Derste bana veda etmek istedi. Fotoğraf çekildik. Ardından “Öğretmenim ben gidiyorum ama sizi hiç unutmayacağım. Müzik dinlemeye devam edeceğim ve yan yana olamasak bile ara sıra keman çalacağım.” demişti. Bu beni çok etkiledi. Öğrencilerin hayatına dokunabilmeyi ve güzel anılar bırakmayı çok önemsiyorum.
Enstrüman eğitiminin sadece öğrenciye değil, öğretmene de çok büyük katkıları olduğunu düşünüyorum. Öğrenciyi çalgı eğitimi aracılığıyla hayata hazırlıyorsunuz. Enstrüman eğitiminin usta-çırak ilişkisiyle benzerliği yadsınamaz. Taklitle öğreniliyor bir aşamaya kadar, bu da öğretmeni sürekli kendini kontrol etmeye itiyor.
Klasik müzik eğitimi çok yönlü ve yoğun bir süreç, evet ama enstrümanlar, pek çok farklı tarzda ve türde kullanılabilmekte. Sizce bir keman öğrencisinin tek bir türe mi odaklanması yoksa farklı türleri keşfetmesi mi daha iyi olur?
Harika bir soru. Ben ortaokul 7. sınıftan yüksek lisans bitimine kadar konservatuvarda klasik müzik okudum. Klasik müziğin içinde de pek çok alt tür ve dönemler var. Fakat öğretmenliğe adım attığımda farklı türlerin de insanın kendi uzmanlık alanını seçmesi ve beslemesi konusunda ne kadar etkili olduğunu gördüm. Bunu fark etmek benim için çok değerliydi. Bir kemancı ve öğretmen olarak hala benim de her gün öğrendiğim yeni türler var. Öğrencilerin ve hatta hepimizin farklı türleri keşfetmesi ve bir müzik kültürü, beğeni kültürü geliştirmesi son derece önemli.
“Müzisyenlerden Notlar” röportaj serimizin ilki olan “Gizem Öğretmen ile Keman Eğitimi Üzerine Notlar” adlı ilk söyleşimizin son sorusuna geliyoruz… 🙂 Değerli Gizem Hocam, bana ve okuyucularıma zamanınızı ayırdığınız için çok teşekkür ederim. Sizinle sohbet etmek her zamanki gibi çok keyifliydi. İster profesyonel olarak ister sadece hobi amaçlı keman eğitimi alan bireylerin faydalanabileceği bir yazı olduğu kanısındayım. Son olarak şu soruyu sormak istiyorum:
Bir keman eğitmeni olarak en çok önem verdiğiniz değerler veya prensipler nelerdir?
Dünyada var olan ve gelecekte de var olacak olan tüm mesleklerde insani değerlerin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Yapay zekanın hızla geliştiği, teknolojik gelişmelerin hızına ayak uyduramadığımız bir çağda yaşıyoruz. Bence yakın gelecekte artık insana özgü duygular, psikoloji, değerler ve saygı çok önemli bir yer tutacak. Çünkü artık komut verebildiğimiz tüm robotlar en az bizim kadar, hatta bazen bizden daha geniş aralıklı düşünme becerilerine sahip oldular.
Hangi disiplinde olursak olalım birbirimize karşı saygı, sevgi çerçevesinde yaşamamız gerektiğini düşünüyorum. Sorunlara karşı çözüm odaklı, anlayışlı ve uyumlu insanlar olmak zorundayız. Hayat yeterince zor. Koskoca evrende belki kum tanesi kadar bile değilken, egomuz Dünya kadar olmasın lütfen 🙂 Birbirimize yardımcı olmak zorundayız. Ancak bu şekilde her alanda gelişme gösterebiliriz.
Kemancılığa gelecek olursak, bence bir kemancı önce kendisine inanmalı. Bir hayale tutunmalı. Bu bir eser çalmak da olabilir, sene sonunda konserde çalmak da olabilir. Ama hayal kurmalı ve bunun gerçekleşeceğine inanmalı. Bir rota belirlemezsek, gideceğimiz yol da keyif vermeyebilir.
Kemancının bir diğer prensibi, istikrarlı olmasıdır. Düzenli çalışmanın gücüne inanması ve bundan keyif almasıdır. Değerler noktasında da, meslektaşlarına karşı üstün olduğu yanlarda diğerlerine üstten bakmamalı, eksik olduğu yanlar için kendini aşağıda hissetmemelidir. Her başarı, bir çabanın sonucudur. Kimileri yolun sonuna daha hızlı ulaşır, kimileri daha yavaş. Ama yola çıktıysanız bir kere, hedefiniz ve inancınız o yolun sonuna ulaşmaksa, bir şekilde varırsınız.
Son olarak sevgili genç meslektaşlarıma ve bu röportajı buraya kadar okuma sabrı gösteren herkese mesajım şudur: Sevmeye cesaret edin! Kendinizden başlayın önce. Gücünüzün yettiği kadar, kalbinizin aldığı kadar sevin. Bir insanı, bir beceriyi, bir çiçeği, bir çalgıyı, bir kitabı, neyi isterseniz onu sevin… Ama yeter ki sevmeye gönüllü olun. Sevmeyi bilen kalp güzelleşir, sevilen şey de öyle. O sevgiyi büyüttükçe siz de büyürsünüz, sevdiğiniz şey de… Ama yokuşları unutmayın. Yolları, yokuşlarını da kabul ederek sevin. Sevdikçe zor yollar bile güzelleşir. En iyi dileklerimle, sevgiyle!
Soran: Bilge Su KARACA
Yanıtlayan: Gizem Başak KÜRÜCÜ
Editör: Merâl KARACA
faydalı bilgiler için teşekkürler 💐💐
Yararlı olmasına sevindim 🥰
Teşekkürler 🎼
😊😊